İngiliz, ressam. Işık ve renk titreşimlerini kullandığı manzara resimleriyle tanınmıştır.
Joseph Mallord William Turner 23 Mart 1775'te Londra'da doğdu, 19 Aralık 1851'de aynı kentte öldü. Sanata küçük yaşta ilgi gösterdi. On iki yaşında gravürcü John Raphael Smith'in yanına çırak olarak girdi. Daha sonra mimar Thomas Hardwick'in yanında topografya ressamı olarak çalıştı. 1788'de Thomas Malton'dan suluboya ve perspektif öğrendi. 1789'da Kraliyet Akademisi'nde derslere devam etti. 1790'dan başlayarak suluboya ve yağlıboyalarıyla burada açılan çeşitli sergilere katıldı. Akademi'de 1808'de başladığı perspektif öğretmenliğini 1838'e değin sürdürdü. Copper Plate Magazine adlı yayın organının bir siparişi üzerine İngiltere'nin tarihsel yer ve anıtlarını belgelemek için ülkenin çeşitli bölgelerini içine alan bir gezi yaptı. 1804'te bir resim galerisi açtı ve yapıtlarını ölümüne değin burda sergiledi. 1810-1824 arasında yaz mevsimlerini Yorkshire'da resim yaparak geçirdi. Birçok kez İtalya'ya gitti. Roma, Napoli, Floransa ve Venedik gibi kentlerde dolaşarak Rönesans ustalarının yapıtlarını inceledi. Ayrıca Fransa, Almanya, Hollanda ve İsviçre gibi ülkeleri gezdi. Yaşamının son yıllarını hasta olarak geçirdi.
Tumer sanat yaşamına eski mimarlık anıtlarıyla çeşitli manzaraları işleyen bir suluboya ressamı olarak başlamıştır. Suluboya tekniğinin tüm olanaklarını kullanarak yağlıboyanın etkisine yaklaşan sonuçlar elde etmiştir. Önceleri olduğu gibi kopya ettiği doğanın daha sonra değişik zamanlardaki görüntülerini romantik bir yaklaşımla yorumlamıştır. Ayrıntıları ayıklayarak biçimlerine daha kütlesel bir boyut kazandırmıştır. Kompozisyonlarında 18.yy'a özgü incelik duygusunu korumuştur. Ayrıca çabuk çalışmaya elverişli bir teknik olarak suluboyayı gezilerinde not almak amacıyla kullanmış gene bu teknikle Byron, Samuel Rogers gibi şairlerin yapıtlarını resimlemiştir. Daha geniş halk kitlelerine ulaşmak amacıyla yaptığı metal gravürlerinde, yağlıboyalarında işlediği konuları çoğaltmış ve bu alanda da suluboyaları kadar başarılı sonuçlar elde etmiştir.
Tumer, İngiltere manzaralarını konu aldığı ilk yağlıboyalarında ölgün tonlar aracılığı ile atmosfer etkisinin vurgulandığı bir resim anlayışı geliştirmiştir. Bunu izleyen yıllarda, o dönem İngiltere'sinde yapıtları koleksiyoncular arasında rağbet gören Richard Wilson (1714-1787) ve Claude Lorrain gibi sanatçıları önce taklit etmiş, daha sonra da aşmaya çalışmıştır.
1802'de Paris gezisi sırasında yapıtlarını incelemek olanağını bulduğu Titian ve Poussin'in anlayışları doğrultusunda, yeni bir yöneliş içine girmiştir. 1807'de Thames Nehri'yle çevresini konu alan ve doğrudan doğa karşısında gerçekleştirdiği çalışmalarında renkleri iyice arınmıştır. Bundan sonraki yıllarda özgün bir fırça işçiliğinin yanı sıra, ışık ve atmosfer etkisinin de yoğun olarak duyumsandığı bir manzara anlayışı geliştirmiştir. Gene aynı yıllarda gerçekleştirdiği deniz manzaraları, bu türün başarılı örnekleri arasındadır.
İlk İtalya gezisi Turner'm sanatında 1840'a değin sürecek olan yeni bir dönemin başlangıcını oluşturur. Bu döneminin Roma'mn Vatikan'dan Görünüşü, Baiane Körfezi bir de Roma, Titus Zafer Takı ve Forum Romanum gibi ünlü yapıtlarında bir yandan parlak ışık etkilerinin verilmesine öncelik tanımış, bir yandan da bu etkileri engelleyebilecek gri ve kahverengileri paletinden ayıklamıştır. Turuncu, mor, sarı ve mavilerin egemen olduğu resimlerinde ışığı, gökyüzü, deniz, toprak, vb. gibi manzara öğelerinden çevreye doğru dağılan ve yoğun bir titreşim alanı yaratan nesnel bir değer olarak işlemiştir. Ayrıca gün batımı, mehtap ve yangın gibi olaylar sırasındaki değişik ışık etkilerini bütünleştirmeyi amaçlayan yapıtlar da vermiştir. Gene bu dönemdeki manzara resimlerinde görülen bir nitelik de Rembrandt'tan esinlenerek figür gruplarım ışık etkisi altında kütleselleştirip çevre öğeleriyle ayrılmayacak bir biçimde bütünleştirmesidir.
1840-1851 arasını kapsayan son dönem ürünlerinde, daha önceki biçimsel eğilimlerini sınır tanımaz bir serbestlikle ele almıştır. Bu yapıtlarında atmosferin her an değişen görünümlerini ve aydınlık-karanlık, fırtına-dinginlik, yer-gök gibi doğanın çatışan öğelerini yansıtmaya öncelik tanımıştır. Denizde Kar Fırtınası ya da Yağmur, Buhar ve Hız gibi yapıtlarında izlenimci ilkeleri İzlenimciler'den önce uygulamıştır.
Turner'ın çağının ilerisindeki bu tutumu, zamanında anlaşılamamış, yalnızca eleştirmen John Ruskin tarafından desteklenmiştir. Sanatı, İngiliz ressamlarının bazılarını olduğu kadar, 1870'te Londra'ya gelen Monet ve Pisarro'yu da etkilemiştir. Bunu izleyen yıllarda, Cezanne'ın resminin etkisiyle anıtsal biçim anlayışı ve yapısal kaygılar ön plana çıkınca, Turner' m sanatı gözden düşmüş, ancak 1940'larda yapıtlarının Avrupa başkentlerinde sergilenmesi ona eski önemini yeniden kazandırmıştır.
Eserleri:
Calais Pier, 1803, Ulusal Galeri, Londra; Greenwich'ten Londra'nın Görünüşü, 1809, Tate Galerisi, Londra; Bir Yolcu Gemisinin Enkazı, 1810; Dereyi Geçiş, ykş. 1815, Tate Galerisi, Londra; Vatikan' dan Roma'nın Görünüşü, 1820, Tate Galerisi, Londra; Palestrina, 1830, Ulusal Galeri, Londra; Büyük Kanal, 1835, Tate Galerisi, Londra; Esir Gemisi, 1840, Güzel Sanatlar Müzesi, Boston; Denizde Kar Fırtınası, 1842, Ulusal Galeri, Londra; Işık ve Renk: Selden Sonra Sabah, 1843, Tate Galerisi, Londra; Yağmur, Buhar ve Hız, 1844, Ulusal Galeri, Londra.
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
Önemli : "William Turner" hayatı ve sözleri hakkında hazırlanan bu sayfada bir hata olduğunu düşünüyorsanız veya düzenleme istiyorsanız, geri bildirimde bulunabilirsiniz..
Teşekkür ederiz. demlisozler.com
Bu içerik 1263 görüntüleme aldı.
Bu içeriğe ilk yorumu siz bırakın!