Dünle evvelsi gün birbirinden farksızdı, onları birbirinden ayırt edebilmesi olanaksızdı; üç gün önce olmuş bir şey de yirmi gün önce olmuş bir şey de sonuçta ona eskiden olup bitmiş bir şey olarak görünüyordu. Böylece, o ayırdına varmadan, zaman akıp gidiyordu.
Dino Buzzati
Ey yüreğimi sineye çeken,
Firdevs kokulu yâr,
Ateş gibi kül ettin beni,
Ey nazlı yâr,
Bu kadar yaktırdığın yeter değil mi?
Her aşık düşer bir kuyuya,
Bu kuyu ne Kenan da,
Ne Yemen de,
Ne de Fizan'dadır,
Ahmet ve Burak, küçücük yaşlardan beri dosttular. Yaşadıkları mahallede hayat bazen zor, bazen de çok öğreticiydi. O akşam sahil kenarında otururken Burak’ın sesi boğuk çıktı:
Devamı..