Bilginin, deyim yerindeyse, görme ya da işitmeden çok koklamaya özgü bir niteliği vardır; kokular da, bilgi gibi, yok edilemez; yalnızca daha güçlü kokularla bastırılarak 'duyulmaması' sağlanır.
Zygmunt Bauman
Bembeyaz bir kar günü,
Aşığın umudu yerle bir oldu,
Gönlü buz tutmuştu,
Gönlünün sıcaklığa ihtiyacı vardı,
Aşk elinden yaralıyım,
Aşk ülkesinde can çekişirim,
Aşık û maşuk zindanındayım,
Mecnun çölünde bir mahkûmum,
Ey yüreğimi sineye çeken,
Firdevs kokulu yâr,
Ateş gibi kül ettin beni,
Ey nazlı yâr,
Bu kadar yaktırdığın yeter değil mi?