Nizamülmülk veya gerçek adıyla Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tusi (d. 10 Nisan 1018 - ö. 14 Ekim 1092), Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri ve Siyâsetnâme adlı kitabın yazarı olan Fars devlet adamı ve siyaset bilimcisi. Devlet yönetiminde hayli etkili olan Nizamülmülk'ün vezirliği Alparslan ve Melikşah dönemlerine yayılmıştır. İsmi Nizamülmülk devletin düzeni anlamına gelir.
Nizamülmülk, 21 Zılkade 408/10 Nisan 1018 yılında İran'ın, Horasan'da Tus şehrinde doğmuştur. Bu dönemde bu şehir Gazne Devleti idaresinde bulunmaktaydı. İlk devlet görevini Gazne sultanları için yapmıştır. Devlet işleriyle ilk olarak Gazne Devleti'nin Horasan valisinin yanında çalışarak başlayip 1059'da Gazneliler Horasan valisi olmuştur. 1063'den itibaren Selçuklular devletinde Alparslan'ın Belh valisinin yanında devam etti. 1064 yılında Büyük Selçuklu Devleti'ne vezir olarak atandı. Alp Arslan (hüküm süresi 1063-1072) ve Melikşah (hüküm süresi 1072-1092) hükümdarlık dönemlerinde bu önemli vezirlik görevinde bulunmuştur. Memleketin nizamlarının kurucusu anlamında olan Nizamülmülk ismi Abbası halifesi Kâim bi Emrillah tarafından verildi. Dönemin altın silsile şeyhi Ebu Ali Farmedi'ye çok hürmet ederdi. Ancak 1092 yılında bir derviş tarafından öldürülmüştür.
"yunus bin ali Alamut kalesine iltica ile şer ve zararı her tarafa sirâyet edecek bir hâle geldiği vakitte Nizam'ül-Mülk kalenin etrafını askerle kuşatarak yolları kesti.Bunun üzerine kaleden iki adam çıktı;fakat bunların atlarının nallarının izleri ters idi;kale etrafına gitmiş olduklarını gösteriyordu.Kaleyi kulatan askerler bunların hariçten kaleye girmiş olduklarını zan ettiler.Nizam'ül-Mülk de bu sırada hamamdan çıkmış,bir mahfede oturuyor,yemek yiyordu;bu iki adamdan biri görmüş olduğu bir haksızlıktan dolayı tazallüm ve şikâyet etmek için müracaat eden bir insna sıfatile sofrasına yakınlaşarak yanında bulunan bıçağı ile Nizamü'l-Mülk'e vurdu.Bundan sonra kaçarken ayağı çadırın ipine takılarak yere düşmesi üzerine etraftan Nizam'ül-Mülk'ün adamları yetiştiler,kendisini öldürdüler.".
Nizam'ül Mülk'ün vezirliği 27 yıl idi.Batınîler tarafından katli 10 Ekim 1092'de Cumartesi gününde oldu.Katli hakkında şunları rivayet ederler : "Melik-Şah'ın hazinedarı Tac'ül-Mülk Ebu'l-Ganâim onun devrinde ve oğullarının vezareti zamanında işlerinin nazırı idi.Bu zamanlarda Nizam'ül-Mülk'ün Sultanın nazarından düşürdü,kendisinden nefret etmeğe başladı.Askerler tarafından pek ziyade sevildiğinden sultan kendiisini azletmekten korktu.Çünkü Nizam'ül-Mülk pek ziyade nüfuz sahibi idi;kölelerin sayısı 20.000'e baliğ idi.Başka bir çare bulamadıkları için bir deylemî'yi in'am ve ihsan talebinde bulunan bir insan kıyafetine sokarak üzerine hücum ettirdiler.Bu adam bir bıçak darbesiyle mumaileyhi öldürdü."
Abdurrahman İbnü'l Cevzi'ye göre katlin haberi:
"Nizam'ül-ülk,yolda,10 Ramazan (14 ekim 1092)'de öldürüldü.Onun ölüm haberini getiren kimse ancak 18 Ramazan (22 Ekim 1092)'da Bağdat'a ulaştı."
Tac'ül-Mülk'ün Vezir Nizam'ül-Mülk hakkındaki iftiralardan biri de şu idi: "Tac'ül-Mülk Sultana "Nizam'ül-Mülk her yıl fakihlere,sûfîlere,kârîlere 300.000 dinar para veriyor, eğer bu para ile bir ordu teçhiz edilirse onunla İstanbul (Kostantiniyye) surlarını bile fethetmek mümkündür," dedi. Sultan bunu işittiği vakitte Nizam'ül-Mülk'ü yanına çağırdı, bu mesele hakkında kendisinden sordu. Nizam'ül-Mülk cevap olarak: "Ey Sultanu'l-Alem!ben ihtiyar bir adamım; eğer beni mezada versen bana kimse on dinardan fazla kıymet vermez; sen gençsin, seni de mezada verseler sen de yüz dinardan fazla etmezsin! Allah sana ve bana kullarından hiç kimseye nasip olmayan lütuf ve ihsanda bulunmuştur. Buna mukabil sen o Allah'ın dinini ilâya çalışan, onun aziz kitabını hamil bulunanlara yılda 300.000 dinar sarf etsek çok mudur'Sen her yıl askerlere bunun iki mislini sarf ediyorsun; halbuki bunların kuvvelisi ve en nişancısının attığı ok bir milden ileri gitmez. Bunlar ellerinde bulunan kılıçlarıyla yalnız kendi yakınında buklunan kimseleri öldürebilirler; ben ise sarfettiğim bu para ile öyle bir ordu teçhiz ediyorum ki onların duaları ok gibi tâ arşa kadar gider ve Allah'a vasıl olmak için ona hiç bir şey mâni olamaz," dedi. Sultan bu sözleri işittiği vakitte ağlamağa başladı.
Kendisine: "Sen bu ordunun sayısını elinden geldiği kadar çoğalt; sana istediğin kadar mal hazırdır,dünyanın serveti senindir," dedi.
Nizam'ül-Mülk icraatı için her şeyi hazırlamış bulunurdu. Asker için 1.000 dinar ikta'a etmişti,bunu yarısı Semerkand'dan gelen vergi ve yarısı da Rum memleketlerindne temin edilen gelir idi; bundan bir kimsenin bir dirhemi teahhura uğramazdı; evvelâ Türklere ikt'a yapan o idi.
Acem ve Arap İrakının (milletlerinin,uzaklarının) diğer memleketlerinde ve Horasan'da Nizamiyye medreselerini inşa ettirdi ve Bağdad'daki Nizamiyye medresinin inşasını Ebu Sa'd el-Sufi 1075 senesinde tamamladı; bu medresede imam Ebu İshak el-Şirazi,1085'e kadar müderrislik etmiş, mumaileyhin vefatından sonra Nizam'ül-Mülk bunun müderrisliğini Ebu Nasır bin Sabbağ'a tevcih etmiştir. Nizam'ül-Mülk'ün birçok dostları vardı,Memleketin idaresinde kendisine yardım ederlerdi; bunlardan biri Divan'ül-inşa sahibi Kemaleddin Ebu'r-Riza Fadlullah bin Muhammed idi. Bu zat Sultanın pek ziyade teveccühünü kazanmıştı; daima huzurda bulunurdu,Sultan kendisini hiç yanından ayırmaz,onsuz bir dakika yapamazdı. Bir gün sultanın yanına gitmemiş idi; Sultan kendisine Türkçe olarak "Sen bensiz olabilirsin,fakat ben sensiz olamam,sen bensiz olduğun zaman görüşecek, konuşacak ve ünsiyet edecek adam bulabilirsin; fakat ben sensiz hiç kimse ile ünsiyette bulunamam," maalinde bir mektup yazdı.
Arkadaşlarından biri de İmameddin İsfahani bu Şeref'ül-Mülk'ün,bir yılın günlerinin sayısı kadar 360 kat mükemmel esvabı vardı, yılın dört faslının her günü çıkardığı,yahut birine hediye ettiği vakitte hazinedarı onun yerine hazineden yeni bir esvab çıkarır, verirdi. Mumaileyh Bâb-üt-Tak'da kain Ebu Hanife Numan bin Sabit (İmam-ı Azam Hazretleri)'in mezarı üzerine bir kubbe ve yine orada bir medrese inşa etirmiştir.
İmameddin İsfahani Nuşrat'ül-fitra kitabında, Sultan Melikşah'ın yukarıda zikri geçen Tac'ül-Mülk'ü bir mektup ile vezir Nizam'ül-Mülk'e göndererek,bu mektubunda kendisine hitaben: "Sen benim mülk ve saltanatımı istila ile memleketlerimi çocuklarına,damadlarına ve memluklerine taksim ettin. Mülk ve saltanatta güya bana şerik olmuş gibi hareket ediyorsun!Yoksa sen vezaret divitini senin önünden kaldırıp halkı senin tecavüzünden halâs etmekliği mi mi istiyorsun'" yazdığını söylüyor.
Nizam'ül Mülk'de cevap olarak Tac'ül-Mülk'e :
"Efendimiz sultana benim tarafımdan : "Allah seni saltanatta daim etsin;sen beni,saltanatta kendine rakip ve serik olmuş zan ediyorsun;şunu bil ki bana verdiğin bu vezaret diviti senin saltanat tacın ile biri birine merbuttur;ne zaman onu benim elimden alsan senin tacından da eser kalmaz,diye öyledi" dedi.İmameddin İsfahani bunu söyledikten sonra ilavetten diyor ki : "Güya Nizam'ül-Mülk'ün bu sözleri kaza ve kadere tercüman olmuştur.Çünkü Nizam'ül-Mülk'ün katliden sonra Sultan da bir ay sonra ölmüştür.Sultan Melikşah Ceyhun nehrini getçiği vakitte Nizam'ül-Mülk'ün gemicilerin paralarını Anktaya'ya havale etti.".
Önemli : "Nizamulmulk" hayatı ve sözleri hakkında hazırlanan bu sayfada bir hata olduğunu düşünüyorsanız veya düzenleme istiyorsanız, geri bildirimde bulunabilirsiniz..
Teşekkür ederiz. demlisozler.com
Bu içerik 720 görüntüleme aldı.
Bu içeriğe ilk yorumu siz bırakın!