Marilyn Monroe , Amerikalı aktris ve model.
Komedi filmlerindeki "aptal sarışın" karakterlerini oynamasıyla tanınan sanatçı, 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından ve seks sembollerinden biriydi. Her ne kadar sadece on yıldır filmlerde başrol oyuncu olarak yer almasına rağmen, filmleri 1962'de beklenmedik bir şekilde öldüğünde 200 milyon dolar hasılat elde etmişti. Büyük bir popüler kültür simgesi olarak görülmeye devam etmektedir.
Los Angeles'ta doğup büyüyen Monroe, çocukluğunun çoğunu koruyucu aile evlerinde ve yetimhanede geçirdi ve on altı yaşında evlendi. Savaşın bir parçası olarak 1944'te bir fabrikada çalışırken First Motion Picture Unit'ten bir fotoğrafçıya tanıtıldı ve başarılı bir pin-up modellik kariyerine başladı. Bu çalışma, Twentieth Century-Fox (1946-47) ve Columbia Pictures (1948) ile kısa süreli film sözleşmelerine yol açtı. Bir dizi küçük film rollerinden sonra Fox ile 1951'de yeni bir sözleşme imzaladı. Sonraki iki yıl boyunca, Genç Hissetmek ve Tehlikeli Oyun gibi çeşitli komedi filmlerinde ve İki Sevgi Arasında ve Tehlikeli Bakıcı gibi dram filmlerinde rol alan popüler bir oyuncu haline geldi. Monroe, bir yıldız olmadan önce çıplak fotoğraflar çektirdiğini söylediğinde bir skandalla karşı karşıya kaldı ancak kariyerine zarar vermek yerine, hikâyesi filmlerinde artan ilgiyle sonuçlandı.
1953 yılına gelindiğinde, Monroe üç filmde başrolde yer alarak en popüler Hollywood yıldızlarından biri oldu: cinsel çekiciliğine odaklanan kara film Niagara ile "aptal sarışın" imajını oluşturan komedi filmleri Erkekler Sarışınları Sever ve Milyoner Avcıları. Kamusal imajının kariyeri boyunca oluşturulmasında ve yönetiminde önemli bir rol oynamış olmasına rağmen, stüdyo tarafından hep aynı tür rollerin verilmesi ve düşük maaş alması nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. 1954 yılının başında bir film projesini reddettiği için kısa bir süreliğine filmlerde gözükmesine izin verilmedi ancak sonrasında kariyerinin en büyük gişe başarısı olan Yaz Bekarı'nda (1955) yer aldı.
Stüdyo hala sözleşmesini değiştirmeye isteksizken, Monroe 1954'ün sonunda bir film yapım şirketi kurdu ve şirkete Marilyn Monroe Productions (MMP) adını verdi. 1955'te kendisini şirketi geliştirmeye adadı ve Actors Studio'da oyunculuk metodu öğrenmeye başladı. Otobüs Durağı'nda (1956) eleştirmenlerce övülen performansından ve MMP'nin Prens ve Şovkızı (1957) adındaki ilk bağımsız prodüksiyonunda yer almasından sonra, Bazıları Sıcak Sever'deki (1959) oyunculuğuyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre'yi kazandı. Son tamamladığı film dram türündeki Uygunsuzlar'dır (1961).
Monroe'nun sıkıntılı özel hayatı çok dikkat çekti. Madde bağımlılığı, depresyon ve anksiyete ile mücadele etti. Emekli beyzbol yıldızı Joe DiMaggio ve oyun yazarı Arthur Miller ile evlendi, iki evliliği de boşanma olayıyla sonuçlandı. 5 Ağustos 1962 tarihinde Los Angeles'taki evinde 36 yaşındayken aşırı dozda barbitürat kullanımından öldü. Ölümü resmi olarak aşırı dozda barbitürattan kaynaklanan muhtemel intihar olarak geçse de ölüm sebebi üzerine pek çok spekülasyon yapıldı, komplo teorisi oluşturuldu.
Monroe, 1999 yılında Amerikan Film Enstitüsü'nün tüm zamanların en büyük kadın film yıldızları sıralamasında altıncı sıraya yerleşti.
Çocukluk
Marilyn, Norma Jeane Mortenson ismi ile Los Angeles Devlet Hastanesi'nde doğmuştur. Biyografisini yazan birçok kişiye göre biyolojik babası annesinin RKO stüdyolarında film editörü olarak birlikte çalıştığı Charles Stanley Gifford ismindeki satış elemanıdır. Bazıları ise annesi Gladys Pearl Baker'ın ikinci kocası olan Martin Edward Mortenson'nın babası olduğunu iddia eder. Gladys'in ayrıca daha önceki evliliğinden de Robert Kermit Baker ve Berniece Baker (Miracle) isimlerinde iki çocuğu da vardı. Gladys'in şizofreni hastalığı yüzünden hastaneye kaldırılması üzerine Monroe bundan sonraki hayatını bir yetimhanede ve çeşitli bakıcı ailelerin yanında geçirmek zorunda kaldı. Monroe'nun aynı şekilde dayısı Marion da akıl hastanesine yatırılmış ve hastaneden çıktıktan sonra kendini asmış, anneannesi Della ve dedesi Otis de manik depresyon hastalığından çekmişlerdi. Norma Jeane yedi yaşına kadar aşırı dindar bir aile olan Albert ve Ida Bolender çifti ile yaşamıştır. Daha sonra annesi Gladys'in bir ev satın almasıyla tekrar onunla yaşamaya başlamasına rağmen annesinin akıl hastalığının kötüleşmesi üzerine annesinin en yakın arkadaşı Grace McKee'nin bakımı altına girmiştir. Ancak Grace McKee'nin 1935 yılında Ervin Silliman Goddard'ın evlenmesi üzerine Los Angeles yetimhanesine gönderilmiştir. İki yıl sonra Grace onu geri almasına rağmen kocası Ervin Silliman Goddard'ın küçük kıza cinsel tacizde bulunması üzerine dokuz yaşındaki Monroe, bu sefer de büyük halası Olive Brunings ile yaşamaya gönderilmiştir. Ancak orada da Olive'in oğulları tarafından saldırıya uğrayınca Grace'in yaşlı halası Ana Lower'a gönderilmesi gerekmiştir. Ana Lower'ın sağlığı bir süre sonra bozulmaya başlayınca Norma Jean, Grace ve Ervin Goddard'ın yanına geri dönmüştür. Bu dönemde Norma Jeane, henüz 16 yaşındayken komşusunun 21 yaşındaki oğlu James Doughtery tanışıp bir süre flört ettikten sonra onunla evlenmiştir. Dört yıl süren evlilik ardından boşanmış ve The Blue Book mankenlik ajansına girerek modellik yapmaya başlamıştır. Yine bu dönemde oyunculuk ve şarkıcılık kurslarına katılmıştır.
Kariyer
Kısa sürede The Blue Book mankenlik ajansının en başarılı modellerinden biri olan Monroe, düzinelerce magazin dergisinde gözüktü. Bu dönemde 20th Century Fox'un yöneticisi Ben Lyon'un dikkatini çekti ve onun için bir deneme çekimi ayarladı. Aynı zamanda ona altı aylık bir kontrat yaptı. Lyon'un önerisiyle adını Marilyn Monroe olarak değiştiren Norma Jean, "Scudda Hoo! Scudda Hay!" ve "Dangerous Years" isimli iki film çevirdi. Ancak iki filmin başarısız olması, Monroe'nun bir süre sinemadan uzak kalmasına neden oldu. Fox şirketinin Monroe ile yeni bir kontrat imzalamaması yüzünden bir süre boşta kaldı. Modelliğe devam ederken aynı zamanda da oyunculuk derslerine devam etti. "Ladies of the Chorus" adındaki filmde, ilk kez şarkı söyleme ve dans etme şansını yakaladı. Daha sonra "The Asphalt Jungle" ve "All About Eve" filmlerinde iki kısa rolde oynadı. Bu filmlerdeki kısa ama dikkat çekici rolleriyle eleştirmenlerin çok dikkatini çekmişti. Sonraki iki yıl boyunca "We're Not Married!", "Love Nest", Let's Make It Legal ve As Young as You Feel gibi filmlerde önemsiz küçük rollerde gözüktü. Ardından RKO yöneticileri Monroe'nun box office potansiyelini Fritz Lang'ın "Clash of Night" isimli filminde kullandılar. Filmin başarı kazanması üzerine Fox aynı taktiği kullanarak "Monkey Business" isimli komedi filminde oynattı. Bu iki filmin başarısı üzerine eleştirmenler artık Monroe'yu görmezden gelemediler ve iki filmin başarısını onun artan ününe bağladılar. Aynı dönemde Monroe setlerde çalışması zor bir oyuncu olarak tanınmaya başladı. Özellikle setlere sürekli geç gelmesi (ya da hiç gelmemesi), repliklerini hatırlamada güçlükler çekmesi, performansından tatmin olana kadar sürekli baştan çekim talep etmesi ve önce Natasha Lytess sonra da Paula Strasberg isimli oyuncu koçlarının direktiflerine aşırı itimat etmesi yönetmenler arasında hoşnutsuzluklara sebep oldu. Ayrıca uykusuzluk ve gerginlik için kullandığı barbitüratlar ve amfetaminler, sahne korkusu, kendine güvensizliği ve mükemmeliyetçi yapısı da, film setlerinde yarattığı çeşitli problemlere sebep olarak görülmüştür. Uyku ve enerji için film sektöründeki oyuncular arasında ilaç kullanımı, 1950'li yıllarda standart bir uygulama olmasına rağmen, Monroe'nun uyguladığı bu tip geçici çözümler onun uykusuzluk, depresyon ve ve ruh hali değişikliklerinin yıllar içinde daha da kötüleşmesine sebep olmuştur. Monroe aynı zamanda alkolü de zaman zaman ilaçlarıyla birlikte kullanarak yaşadığı problemlere bu şekilde çözüm üretmeye çalışmıştır.
1952 yılında Monroe "Don't Bother to Knock" isimli filmde psikolojik sorunları olan bir çocuk bakıcısını rolüyle en sonunda baş rolde oynama şansı yakaladı. Düşük bütçeyle yapılmış B tipi bir film olmasına ve karışık eleştiriler almasına rağmen, eleştirmenler Monroe'nun daha büyük rollerde de oynayabileceğine ikna oldular.
Şöhret
Monroe, 1953 yılında oynadığı "Niagara" filmiyle en sonunda ünlü olabildi. Eleştirmenler filmin karanlık senaryosu kadar, Monroe'nun kamerayla olan uyumuna da odaklandılar. Monroe, bu filmde kocasını öldürmeye çalışan bir kadını canlandırdı.
Bu dönemde bir zamanlar verdiği seksî pozlar ortaya çıktı. Monroe, daha sonra basına çıplak pozlar verdiğini, bunu parasız ve aç kaldığı için yaptığını söyleyerek kariyerini bitirecek olası bir skandaldan kurtulmayı başardı. Bu pozlar, daha sonra Playboy'un ilk sayısında yayınlandı.
Monroe sonraki aylarda çevirdiği "Gentlemen Prefer Blondes" ve "How to Marry a Millionaire" isimli filmlerinin büyük başarı kazanmasıyla A sınıfı aktrisler arasına girdi. Bu filmlerden sonra çevirdiği "River of No Return" ve "There's No Business Like Show Business" isimli filmler ise başarılı olamadı. Yine bu dönemde uzun zamandır birlikte olduğu beyzbol yıldızı Joe Dimaggio ile evlendi. Ancak çift, dokuz ay sonra anlaşmazlık nedeniyle boşandı. Stüdyo başkanı Zanuck'un kendisine ayarladığı aptal sarışın rollerinden sıkılan Monroe, 1955 yılında "The Seven Year Itch" isimli filmini tamamladıktan sonra kontratını iptal ederek New York'daki "Actor's Studio"'ya oyunculuk okumaya gitti. Bu arada kendisine önerilen "The Girl in Pink Tights", "The Girl in the Red Velvet Swing" ve How to Be Very, Very Popular" gibi filmlerde oynamayı ise reddetti. Actors Studio'daki eğitimi sırasında üçüncü eşi yazar Arthur Miller ile tanışan Monroe, daha sonra onunla evlendi.
New York'tayken arkadaşı fotoğrafçı Milton H. Greene ile kendi prodüksiyon şirketi Marilyn Monroe Productions'ı kurdu. Bu arada Monroe'nun yokluğu sırasında stüdyo tarafından seyirciye sunulan Jayne Mansfield ve Sheree North gibi alternatiflerinin başarısız olması ve "The Seven Year Itch" filminin gişedeki başarısı üzerine Zanuck onu geri çağırıp istediği şartları yerine getirerek yeni bir sözleşme yaptı. Monroe, bundan sonra sadece onayladığı senaryolar ve kendi belirlediği yönetmenlerle çalışacak ve Fox dışındaki diğer stüdyolar ile filmler çevirebilecekti. 1955 yılında stüdyo ile yaptığı bu yeni sözleşmeye ve prodüksiyon şirketine bağlı olarak Joshua Logan tarafından yönetilen ilk filmi "Bus Stop"'ı çevirdi. Bu filmdeki salon şarkıcısı Cherie rolüyle kariyerindeki en iyi dramatik performasını göstererek eleştirmenlerden büyük övgü aldı ve Altın Küre Ödülü'ne aday oldu. Bu filmin ardından eşi Arthur Miller'la Londra'ya giderek Laurence Olivier ile birlikte The Prince and the Showgirl isimli filmi çevirdi. Bu filmi eleştirmenlerden karışık eleştiriler almasına ve fazla hasılat yapmamasına rağmen, özellikle Avrupa'da Monroe yine oyunculuğu ile büyük övgü kazandı ve Oscar Ödülü'ne denk ödüller olarak görülen İtalyan David di Donatello ve Fransız Crystal Star Ödülleri'ni kazandı. Aynı zamanda da İngiliz BAFTA ödülüne aday oldu. Filmin tamamlanmasının ardından Londra'dan dönen Monroe hamile olduğunun öğrendi. Ancak bir dış gebelik geçirdiği tespit edilince çocuğunu aldırmak zorunda kaldı.
Son yılları
Marilyn, 1959 yılında Billy Wilder'ın yönetmenliğinde çevirdiği "Some Like It Hot", kariyerindeki en başarılı ve en popüler filmi oldu. Monroe bu filmdeki oyunculuğuyla bir Altın Küre Ödülü kazandı. Ancak filmin ve Monroe'nun büyük başarısı kadar perde arkasında yaşanan olaylar da yine bu dönemde su yüzüne çıkmaya başladı. Özellikle Monroe'nun sete sürekli geç gelmesi, repliklerini hatırlayamaması, zaman zaman odasından çıkmayarak çekimlere katılmayı reddetmesi yönetmen Billy Wilder ile arasında büyük çatışmalara yol açtı. Bunların dışında çekimler sırasında hamile olduğunu keşfeden Monroe, filmin tamamlanmasının ardından düşük yaptı. Bu filmden sonra çevirdiği "Let's Make Love" filmi ise kritik ve ticari açıdan başarısız oldu. Yine de film de söylediği "My Heart Belongs to Daddy" şarkısı büyük hit oldu. Ayrıca bu filmdeki rol arkadaşı Yves Montand ile kısa bir yasak ilişki yaşadı.
Marilyn, daha sonra senaryosunu kocası "Arthur Miller"'ın yazdığı 1961 yapımı "The Misfits" filminde çocukluk idolü Clark Gable ile birlikte başrolde oynadı. Film boyunca Monroe'nun psikolojik ve fiziksel sorunları, alkol ve reçeteli hap bağımlılığı, iki sefer yorgunluk ve sinir bozukluğu sebebiyle hastaneye yatırılması ve sete sürekli geç gelmesi nedeniyle çekimlerde çok fazla sorun ve gecikmeler yaşanmasına rağmen, Monroe ve diğer oyuncular gösterdikleri performanslarla eleştirmenlerin ve seyircilerin ilgisini çekti. Ancak film yüksek beklentilere rağmen karışık eleştiriler aldı ve gişede fazla hasılat yapamadı. The Misfits, aynı zamanda Monroe'nun ve Clark Gable'ın tamamladıkları son film olacaktı. Bu filmden sonra Monroe, kocası Arthur Miller'dan boşandı. Boşanmadan sonra depresyon sebebiyle Payne Whitney Psikiyatri Kliniği'ne yatarak bir süre tedavi gördü. 1962 yılında "Something's Got to Give" adlı komedi filminde oynamaya karar verdi. Bu film, onun aynı zamanda ilk çıplak sahnesini de içeriyordu. Ancak film boyunca hasta olduğunu öne sürerek sete az gelmesi ve onun yerine hakkında aşk söylentilerinin çıktığı J.F. Kennedy'nin doğum günü için şarkı söylemeye gitmesi üzerine Fox şirketi tarafından filmden kovuldu, sözleşmesi iptal edildi ve film şirketi tarafından kendisine tazminat davası açıldı. Fox şirketi filmi tamamlamak için aktris Lee Remick ile anlaşmasına rağmen Monroe'nun filmdeki rol arkadaşı Dean Martin'nin başka bir aktrisle çalışmak istememesi üzerine işe geri alındı ve kendisiyle yeni bir sözleşme yapıldı. Ancak filmin çekimleri tekrar başlamadan önce yüksek dozda sakinleştirici ilaç alarak 5 Ağustos 1962'de Brentwood, Los Angeles'taki evinin yatak odasında henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. Ölümünün ardından yapılan otopsi sonucunda ölüm sebebi yüksek dozda Barbitürat alımı sonucu muhtemel intihar olarak ilan edilmesine karşın, olay yerindeki delil yetersizliği, otopside alınan dokuların daha sonradan kaybolması ve başta kahyası Eunice Murray olmak üzere görgü tanıklarının çelişkili ifadeleri sonucu ölüm sebebinin cinayet olduğuna ve politik sebeplerden Cia, Mafya ve Kennedy ailesinin buna sebep olduklarına dair tam olarak kanıtlanamamış birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Monroe'nun bedeni daha sonra eski kocası Joe Dimaggio'ya teslim edildi ve onun aranje ettiği bir cenaze töreni ile 8 Ağustos 1962 yılında ise Westwood Village Memorial Park Mezarlığı'nda defnedildi.
Önemli : "Marilyn Monroe" hayatı ve sözleri hakkında hazırlanan bu sayfada bir hata olduğunu düşünüyorsanız veya düzenleme istiyorsanız, geri bildirimde bulunabilirsiniz..
Teşekkür ederiz. demlisozler.com
Bu içerik 1645 görüntüleme aldı.
Bu içeriğe ilk yorumu siz bırakın!