Bugün ne iş yapıyorsun diye sorulduğunda 'Eğitim ve Öğrenci koçuyum aynı zamanda coğrafya öğretmeniyim.' diye yanıtlayan Elgiz Henden'i tanımak ve anlamak için bu yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrencilik dönemini, adım adım iş hayatını nasıl kurduğunu, karşısına çıkan zorluklarla mücadelesini, duruşundan ve prensiplerinden vazgeçmeden başarı yolunda ilerleyişinin satır aralarında dolaşalım.
Kendi 'nasıl'ını geliştirmesinin ardından, bu birikimlerle öğrencilere aslında bilgiye nasıl ulaşabileceklerinin yolunu göstermek; öğretmenlere ve velilere ise bugünün gençliğini iyi anlamak, onlar gibi düşünebilmeyi sağlamak, kısacası onların dünyasını yaşayabilmek, öğrencilerin kendi kararlarını kendilerinin vermesini ve elbette bu sorumluluğu üstlenmelerini sağlamak için sürekli kendini geliştirerek hizmet eden bir hayatı tanıyalım.
Öğrencilik...
Üniversite sınavından bir gece önce son tercihini Coğrafya Öğretmenliği olarak değiştirir. Coğrafyayı tam da bilerek değil, ailesinin etkisiyle yazmıştır. Son gece yaptığı tercih olan Coğrafya Öğretmenliği'ni kazanır. İlk üç ay okula düzenli gider, fakat okulda kitaptan okuyarak ders işlenmesinden sıkılır, böyle bir eğitim istemediğini anlar ve okula sınavdan sınava gitmeye karar verir. Derslere girmez ama her yıl not ortalamasını artırarak mezun olur. O yıllar hem Türk, hem de Alman'lara Türkçe öğretmek üzere Almanya'da öğretmenlik yapan annesinin yanına gider. Yüksek lisans için Universität Bayreuth'a başvurduğunda tek kelime Almanca bilmediğinden, kendi adına hep annesi konuşmaktadır. 21 yaşında bir birey olarak, kendi adına konuşamamaktan fena halde üzülmüş olarak, hırs yapar ve 3.5 ayda her gün 08.00 ' 18.00 arası kursa gidip, Alman arkadaşlar edinerek dili öğrenir. Berlin duvarının yıkıldığı, Doğu ve Batı Almanya'nın bir araya geldiği ve çeşitli ülkelerde yaşayan parçalanmış ailelerin Almanca'yı öğrenmek için gittiği bu kurslarda Elgiz, farkında olmadan gençlerin ve çocukların öğrenme süreçlerine tanıklık etmektedir. Üniversiteye gidip 'Burada okumak istiyorum' dediğinde, aynı profesör şaşkınlıktan bu kadar kısa sürede nasıl başardın diyerek, okula kabul eder. Bir yılın sonunda annesinin görev süresi biter ve Elgiz'in de Türkiye'ye dönmesinde ısrarcı olur, yüksek lisansını yarıda bırakma pahasına annesinin dediğini yapar.
İş hayatı başlıyor...
Türkiye'de öğretmenlik sınavına girer, kazanamaz. Şöyle düşünür 'Devlet beni kendi okullarından mezun ediyor ama kendi okullarında ders verecek yetiye sahip görmüyor.
'İstanbul Üniversitesi yüksek lisans sınavına girer. Başarısız olduğunu düşünürken 95 puanla kazanır. Coğrafyanın dağ-tepe-ovalardan ibaret değil, güncel olduğuna inanan Elgiz, Beşeri ve Ekonomik Coğrafya bölümünde yüksek lisans yapmaya başlar. Aynı zamanda hayatını kazanmaya ihtiyacı vardır ve iş aramaya devam ederken, bir gün okulda profesörü kendisine asistanlık teklif eder. Havalara uçarak anlattığında Orman Mühendisi olan babası 'Asistanlık köknar ağacına benzer, ana ağaç ölmeden fidan büyümez.' diye yorum yapsa da etkilenmez. Bu sefer İngilizce öğrenmeye başlar, sınavı geçer ve sekiz yıl sürecek asistanlık görevi başlar. 2.yıl tezini tamamlar.
Koçluğa giden yol...
Kendi öğrencilik yılları, üniversite tercih dönemi, Almanya'da parçalanmış ailelerin çocuklarıyla bir arada dil öğrendiği yıllar, üniversitede eğitim sistemi, dershanelerdeki öğrencilerin hepsini incelediğinde, hep tek başlarına olduklarını görür. Kendini sorgulamaya, yapabileceklerini araştırmaya başlar. Ufak notlar almaya, kitaplarda beğendiği bölümlerin altını çizmeye başlar. 'Koçluk' kelimesini ilk defa 1992 yılında bir kitapta işaretler.
Şöyle düşünür 'Ben öğretmen olsam da her şeyi bilen biri olmamalıyım. Ben, ancak bilgiye nasıl ulaşacağının yolunu öğretebilmeliyim. Benim görevim bu olmalı. Bilgi her yerde var. Gidip öğrenci kendisi bulacak ve seçiminin sorumluluğunu taşıyacak. Onlara kendi başlarına ayakta durmayı öğretmeliyiz. Öğretmen, veli, hepimiz öğrenciye ve gence yeni bir gelecek için varız ama hiçbirimiz bu geleceği kurarken 'Sen bu konuda ne düşünüyorsun'' diye sormuyoruz.'
Bu düşünce ile kendine yatırım yapmaya, eğitimler almaya başlar. Kendini eğitme süreci hala devam ediyor çünkü tıpkı coğrafya gibi her gün yenilikler çıkıyor, değişiklikler oluyor ve bu değişimlere ayak uydurmak, analiz etmek ve sonuçlar çıkarmak gerektiği için kendini hep dinamik tutmak istiyor.
Elgiz, uzmanlık alanını 13-21 yaş arası olarak net belirliyor ve ekliyor 'Çünkü 13-21 yaş arası çok fazla kitleyle çalıştım. Artık, çok net biçimde o alandakilerin her türlü ihtiyaçlarını çok kolay fark ediyorum. Koçluk bir şey öğretmek değildir, öğrenme sürecine destek olmaktır. Bu destek seni iteleyen bir şey değil, yaptığın şeyden sana sorumluluk verdiren bir şeydir.'
Sevgili Elgiz Henden benim dostum... Ancak, buzdağını nasıl görüyorsam O'nu da aynı şekilde gördüğümü fark ettim. İnsan eğer isterse, kafasına koyarsa neler yapabildiğini, hikayesini dinleyince daha iyi anladım. Asıl olan kendi farklılığımızı bilmek, kendi çıkış yollarımızı bulmak, kendi izimizi yaratmaktır.
kaynak: izkocluk
Önemli : "Elgiz Henden" hayatı ve sözleri hakkında hazırlanan bu sayfada bir hata olduğunu düşünüyorsanız veya düzenleme istiyorsanız, geri bildirimde bulunabilirsiniz..
Teşekkür ederiz. demlisozler.com
Bu içerik 726 görüntüleme aldı.
Bu içeriğe ilk yorumu siz bırakın!