28 Mart 2024 - Perşembe

İlhami Çiçek Hayatı ve Sözleri | DemliSözler.com - Hayata adanmış demli sözler ve hayatlar

Sayfamızda Şair İlhami Çiçek hakkında bilgiler yer almaktadır. Kısaca İlhami Çiçek Kimdir? Hayatı ve Sözleri derlenmeye çalışılmıştır. DemliSozler.com, Sözler, Aforizmalar, Bugün doğanlar, Bugün ölenler, Kimler geldi, kimler geçti, Biyografiler, Kısa Hayatlar, Demli sözler, kimin sözü, söz sahibi, sahibinden sözler, demli, sözler, demli sözler, alıntılar, hayatlar, kim söylemiş

İlhami Çiçek

İlhami Çiçek - İlhami Çiçek Şair
Doğum Tarihi : 1954
Ölüm Tarihi : 14 Haziran 1983
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sırasında büyükbabası, ailesi ile birlikte Kafkasya'dan Erzurum'un Oltu iline göç eder. İlhami Çiçek öğretmen bir baba ile ev hanımı bir annenin oğlu olarak 1954 yılında burada dünyaya gelir. Üçü erkek, ikisi kız olan beş kardeşin en büyüğüdür. Henüz 7 yaşında iken kardeşi ile samanlığın damında oynarken aşağı düşer ve yaklaşık bir gün boyunca baygın kalır. Bu kaza, Arif Ay'a göre, İlhami Çiçek'in hayatının geneline nufüz eden ürkeklik, durgunluk ve duygusallığın ana kaynağıdır.

Şair, ilkokul, ortaokul ve liseyi Oltu'da tamamlar. Ortaokulda iken şiire ilgi duymaya başlayan Çiçek, ortaokul ikinci sınıfta bir şiir okuma yarışmasında Faruk Nafiz Çamlıbel'in Çoban Çeşmesi adlı şiirini okumuş ve ikinci olmuştu. Lisede iken Adımlar dergisinin düzenlediği bir şiir yarışmasına Otel Odası adlı şiiri ile katılır. Otel Odası yarışmadan birincilikle döner ve Adımlar'da yayımlanır. Bu aynı zamanda şairin yayımlanan ilk şiiridir. Lise yıllarında sol görüşe sahip bir grubun lideri olan Çiçek, bu görüş nedeniyle karşıt görüşlü öğrenciler tarafından feci şekilde dövülür. Okul arkadaşı Metin Cengiz'e göre Çiçek'in bünyesini hırpalayan etkenler arasında bu olayın da payı oldukça yüksektir. 1975 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesine kaydoldu. Öğrencilik döneminde vekil öğretmenlik yaptı. Son Öğrence adlı şiiri, şairin vekil öğretmenlik döneminin bir meyvesidir. Öğrenimi sırasında Divan edebiyatı, Tasavvuf edebiyatı ve Türk halk edebiyatı alanlarında yaptığı çalışmaları çeşitli yerel dergi ve gazetelerde yayımladı. Çiçek'in bu ilgisi ömrünün sonuna kadar sürecek, Âşık Hüseyin Sümmanioğlu ile görüşecek hatta O'na 11'li hece vezni ile şiirler gönderecektir. Üniversite yıllarında önce Ali Göçer ve Fuat Altınsoy'la, sonra onların vasıtasıyla Arif Ay'la tanışır. Arif Ay, İlhami Çiçek'le olan arkadaşlığını anlatırken; "Her ders arası buluşuyoruz kantinde. Hep suskun. Hepimizin genel özelliği bu: Suskunluk. Az konuşuyoruz ya, 'öz' oluyor konuştuklarımız. Çağ, insan, sanat-edebiyat oluyor konumuz da. Bu ilk tanışma, gün gün boyutlanarak anlamlı bir birlikteliğe dönüşüyor." cümleleri ile özetlemektedir. İlhami Çiçek'in 24 yaşındaki hâlini ise, şair Cahit Yeşilyurt şöyle tarif etmektedir: "Kısaya yakın orta boylu, ince buğday rengindeki bir yüz ortasında hafifçe eğimli bir burun, ince dudaklarının pembeye çalan uçuk renkli kıvrımı üzerinde eril bir toplam gibi duran şık bıyıklar. Oldukça kısa kesilmiş favoriler ve başının yanlarından kırpılmış yukarıya doğru genişleyen kumral saçların biçimlendirdiği sevecen bir baş figürü. (Bir ara gençler arasında 'Travolta biçimi saç' adıyla moda olan tıraş biçimiydi sözünü ettiğim). Hepsinden önemlisi, hüznün yaka-paça ettiği kişilere özgü, iki ürkek kuş tüneği gibi göz yuvalarına yerleşmiş iki kahverengi göz ve gözler altında belirsiz sürme izi örneği halkalar ortasından hep uzaklara kayıp giden uçan bakışlar."

Fakülteden mezun olduktan sonra 1978 yılının Nisan ayında Kırıkkale Lisesi'ne Edebiyat öğretmeni olarak atanır. Aynı okulda Fransızca öğretmeni olan Cahit Yeşilyurt vasıtasıyla Nuri Pakdil'in yönettiği Edebiyat Dergisi'nde ürünlerini yayımlamaya başlar. 1979-1983 yılları arasında özellikle Satranç Dersleri adlı sekiz bölümlük şiiri ile adından söz ettirir. Bu dönemde kendisini tamamen şiir çalışmalarına adayan şairin sağlığı gözle görülür bir biçimde bozulmaya başlar. Doğru düzgün yemek yemiyor, gelgelelim sigara ve çayı ise başköşeye koyuyordu. Rahatsızlığı zaman zaman çevresindeki arkadaşlarını tanımama/hatırlamama boyutlarında nükseder. 1980 yılından itibaren Pendik Lisesi'nde öğretmenlik görevine devam eden Çiçek, 1981 yılında kendisi gibi öğretmen olan Hamiyet Hanım ile evlendi. 1983 yılının Mart ayında kısa dönem askerlik görevini Tokat'ta yapmaya başlayan şairin, nörolojik rahatsızlıkları arttı. Tedavi amacıyla Mevki Hastanesi'ne sevk edildi. Mevki Hastanesi'nde iken kendisini ziyaret eden Arif Ay'a durumunu "Bahçeye bile çıkartmıyorlar." cümlesi ile anlatmıştır. Kısa süren bir tedavi süresinden sonra iyileştiğine hükmedilerek taburcu edildi. Ali Karaçalı vefatından önceki ay Kayseri'ye seyahat ettiklerini, iyi vakit geçirdiklerini yazar. Hatta Temalar bu gezinin eseridir. Karaçalı, Çiçek'i iki hafta sonra kışlasında ziyaret etmek istediğinde ise, şair bilinmeyen bir sebeple bu görüşmeye gelmeyecekti. Terhis olmasına az bir süre kalan ve askerî teçhizatı alınan -refüze- şair, 14 Haziran 1983 tarihinde görev yaptığı karakolda vefat etti. Vefat ettiğinde bir yaşında olan Abdurrahman Nuri adlı bir oğlu vardı. Cenaze töreninde Nuri Pakdil, "Bugün bir şiir sandığı toprağa gömüyoruz." demiştir.Çiçek, M. Latif - GöğEkin sf.Ben şair İlhami ÇİÇEK'in kardeşi Mehmet Latif ÇİÇEK, ağabeyimin ölüm nedenini GÖĞEKİN(bu adı fotoğrafından karakalem resim çıkaran rahmetli Necdet KONAK'ın önerisi ile verdik)adlı kitabımızda açıkladık, tekrar edelim; Ağabeyim beyinde zuhur eden bir hastalıktan dolayı zaman zaman nöbetler geçirirdi, o dönem(1980 yılı) Prof.Dr. Rasim ADASAL'a tedaviye götürürdük, hocanın bize söylediği hastanın nöbet geldiğinde beyin kontrolünün kaybolduğu ve yalnız bırakılmaması gerektiği şeklinde idi. Sakin bir hayat ve iyi bir bakımla beyin hücrelerinin beş yıl içinde normal seyrine girebileceğini, bu süre içinde bedenini yoracak iş ve ortamlardan uzak kalması gerektiğini ifade etmişti, nitekim ölümü tedavinin beşinci yılına girildiğinde olağanüstü şartların olduğu Tokat'ta askerde vuku buldu. Ancak çeşitli yayınlarda, internet sitelerinde hala intihar etti diye yayın yapılması ağabeyimin yazdıkları ile imanı arasında köprü kurmaktan aciz, iyi niyetli olmayan ifadeler olarak değerlendiriyorum .Lütfen tarihe intikal eden, Türk Edebiyatında yerini almış ve insanların gönlüne iltica etmiş , bu toprakların kutlu evladı İlhami ÇİÇEK'in ruhun azap çektirmeyelim.

İlhami Çiçek'in vefatı hakkında açıklanmış resmî bir rapor olmaması, O'nun vefatı hakkında süregelen bir tartışmaya neden olmuştur. Görüş bildirenlerden bir kısmı, şiddetli bir epilepsi nöbeti esnasında aklî melekelerini kaybederek pencereden atladığı üzerinde; diğer bir kısmı ise intiharı amaçlayarak pencereden atlamış olduğu görüşünde birleşmektedir.

Bir görgü tanığı: İlhami Çiçek 'yakalandığı hastalıktan' ölmedi. İntihar etti. Tokat'taki askerliği sırasında. Ki ben de o tarihte orada askerdim. Cansız bedeni akşam karanlığı çökene kadar da düştüğü yerde, 'don' katına bekletildi. Bizim bölük, eğitim sahasından tadat alanına giderken üzeri kahverengi bir battaniye ile örtülmüştü. Sonra da ambulans geldi. Kaldırıldı İlhami Çiçek.
1984 tarihli Türkiye Kültür Sanat Yıllığı: İlhami Çiçek, daha önce yakalandığı sara hastalığına ait bir kriz sonrasında vefât etti.
İsmail Bingöl: Ve, askerliğinin bitmesine çok kısa bir süre kala, geçirdiği şiddetli bir kriz sonrasında vefat eder.
Metin Cengiz: Kemal Bey'e karışıklıkları önlemek amacıyla tedavi için kaldırıldığı bir hastanede mi yoksa, yoksa askerlik yaptığı kışlada mı intihar ettiğini soruyorum. Tokat'ta askerlik yaptığı yıl (1983), 13 Haziran'da kendini pencereden atarak intihar ettiğini söylüyor. Ben ise merdivenden kendini atarak intihar ettiğini duymuştum. İkinci defa kısa bir süre için tutuklandığım Tokat'ta, aynı kışlada. Söyleyen çavuş kulak dolgunluğu ile yanlış anımsıyor olabilir.
Mehmet Can Doğan: Sara nöbetleri, söze sığınış, edebiyata tutunma çabası ve yirmi dokuz yaşında intihar. Yakın çevresi; İlhami Çiçek'in intiharını bir şanssızlık, 'sara hastalığına ait bir kriz', 'karşı konulmaz bir biçimde parlayıveren kader flaşı', 'şiddetli bir krizin sonu' olarak yorumladı. Bu tür yorum ve sunuşlarla eylem, örtülerek bir 'kaza'ya dönüştürüldü.
Yorum ve Değerlendirmeler : Bu içerik 637 görüntüleme aldı.

Bu söze ilk yorumu siz bırakın!

İçeriğe Yorum Yapın

Bu güne özel Demli Sözler..